KIRSAL YAŞAM VE YAPILAR - AHŞAP YAPILAR
Şu sıralarda üst üste ahşap yapılar hakkında
endişeli kişiler ile konuştum. Taş bir evin ikinci katını ahşap karkas ile
yapmakta endişeli olanlar, doğal malzemelerden ahşaba çok güvenmeyenler vs.
Genellikle yalıtım konusunda bir endişe olduğunu gördüm. Ahşabın kışın çok
soğuk olabileceği gibi bir inanç var sanırım. Bir de böcekler. Aslında doğru
tasarlanıp, iyi bir ustalıkla inşa edildiğinde hiç bir doğal malzeme yalıtım ve
sağlamlık konusunda bir sorun çıkarmaz. Hatta o kadar çıkarmazlar ki günümüzde
kullandığımız beton ve diğer güncel fabrikasyon malzemeler ile ömürleri
kıyaslanamaz bile. Yaklaşık 150 yıl gibi bir süredir yoğun bir şekilde
betonarme yapılar inşa etmekteyiz. Çevrenize bir bakın 150 yıllık kaç beton
yapı kullanılabilir sağlamlıkta ve güzellikte. Bir de konaklar, yalılar, köy
evleri gibi tarihi yapılara bir bakın. Pek çoğumuzun içinde oturmayı hayal
ettiği yapılar zaten bunlar değil mi?
Ahşap insanoğlunun aklını kullanmaya
başladığından beri yanında olan eski bir dost. Öyle ki günümüzde bile kullanım
alanları azalmak yerine genişlemiştir. Ahşabın en büyük sıkıntısı özellikle
ülkemizde, endüstriyel ormanlarımızın olmaması. Yani devletin kestiği
ormanların hiç biri devletin diktiği ormanlar değil. Evet dikim sahaları var.
İçlerine girerseniz yüzlerce kürdan kadar ağacın asker gibi dizildiğini görmek
mümkün, ama bunlar ne kesim büyüklüğünde, ne de kesilen miktarı karşılayacak
kadar çoğunlukta. Biz ormanlarını tüketen bir ülkeyiz. Kestiğimiz ormanlar,
önce bu dünyanın, sonra ise bu milletin tek varlığı aslında, hızla onları
tüketiyoruz. Hastalıklı bir inancımız var, kesilen ormanın daha hızlı
büyüyeceği gibi. Bu inanç o kadar hastalıklı ki okul okumuş koca maymun
profesörler bile savunabiliyor. Ben bir kaçına denk geldim. 70 – 80 yaşında
ağaçları barındıran hektarlarca ormanı yerle bir edip düşen kozalaklardan
tekrar büyümesi için 5 -10 yıl gibi bir süre biçiyorlar. O yüzden ormandan
kozalak toplamak bile yasak aslında. Biz ormanı halka yasaklayan, ama kağıt ve
kereste fabrikalarına satan bir yapıda orman seviyoruz. O yüzden ahşap ile
alakalı tüm ihtiyaçlar son derece dikkat edilmesi gereken tüketimler oluyor. Bu
unutulmaması gereken önemli bir ayrıntı.
Gel gelelim ev kısmına. Mesela benim hayalim
ve hala hayalim çünkü çok seviyorum, gövdem kalınlığında tomrukların sütun
yapıldığı kafamdan bacak kalınlığında kerestelerin geçtiği eski usul bir ev.
Mümkünse de ağaçlar olduğu gibi kullanılmış olacak. Öyle kutu kutu
dizilmeyecekler. Ama bu bu gün yapılmamalı. En azından ben buna inanıyorum.
Doğal malzeme diye doğayı katletmeye ortak olmak ve bunu sağlık, sağlamlık yada
başka bir bahane ile haklı çıkarmaya çalışmak pek anlamlı değil. Ahşap ille de
kalın ebatlı bir müsriflikten sonra sağlam hale gelmez. İyi bir mühendislik
planlaması, doğru zamanda kesilmiş ve doğru muamele edilmiş ahşaplar, ustalık
konusunda da sıkıntı yaşamazlarsa inşaatlık kereste diye tabir edilen 5x10
cm’lik ebatlar ile harikalar yaratırlar.
Örnek vermek gerekirse içen de bulunduğumuz aylar kesim için çok ideal.
Orman artık uykuya daldı, ağaçlarda su çekildi, yapraklarını döktüler,
ormandaki neredeyse tüm konukçu böcekler kış hazırlıklarını yaptılar ve bahara
kadar sıcak evlerinde oturup bekleyecekler, ağaç kabukları sertleşti, yağmurlar
başladı. Kesilen ağaca bahara kadar böcek gelmeyecek, havalar soğuk olduğundan
çok hızlı kurumayacak ve dolayısı ile az çatlayacak, yağan yağmurlar tüm kış ve
bahar ağacı bol bol yıkayıp öz suyu ile yavaş yavaş yer değiştirecekler. Bizim
atölye veya fabrika şartlarında yapamayacağımız bir çok detaylı işlemi doğa şu
sıralar kendi kendine yapıyor. Dolunay gibi daha ciddi ve kadim olan bilgiler
ile ortalığı bulandırmayacağım sadece mevsimin etkisini anlatmanın yeteceğine
inanıyorum. Kışın kestiğimiz ağaçlar baharda işlenmek için hazır hale
gelecekler, Eğer ağaçların orta kısımlarından, yani öz kısımlarından
taşıyıcılarımızı imal edersek, bir kaç insan ömrü kadar varlıklarını
sürdüreceklerdir.
Gelelim ağaç türlerine, aslında birçok ağaç
türü yapı inşası için yeterince sağlamdır. Eskiden yani ağaçlar ve ustaların
bol zamanlarında geniş yapraklı ağaçlar kullanılırmış. Ak meşeler, gürgen ve
kayın ağaçları sert ama saygıdeğer malzemeler. Son sedir ormanlarımızı da
neredeyse kaybettiğimizden sedirin muhteşem kokusu ancak satın alacağımız
tütsülerde var artık. Günümüzde daha yumuşak olan ve hızla tüketmeye devam
ettiğimiz iğne yapraklı ağaçlarımız var. Çamlar artık her alanda kullanmak
zorunda kaldığımız elimizdeki tek topluluk.
En çok kızıl çam ormanlarına sahibiz.
Karaçamlar daha sert ve daha sağlam. Bol reçineleri çam ağaçları baş belası
gibi gözüken reçine akıtmaları sayesinde böcekler ve diğer canlılar için son
derece sevimsiz. Üstelik reçineleri sayesinde sudan da daha az etkileniyorlar.
10-15 cm. reçineli bir çam özünün kendi haline bırakılarak hiç korumadan doğada
açık havada çürüme süresi yaklaşık 35-40 yıl. 3-5 yılda bir bakım yapıldığında bu süre iki
katına çıkıyor. Ahşap karkaslar için kullanılan son dönem ağaçlardan birde
ithal çamlar var. Ucuz ve güzeller, budaksız, reçinesiz, kadife dokulu lezzetli
malzemeler. Rusya’nın buz tutan ormanlarında yaşadıkları için çok bir savunma sistemi geliştirmeye ihtiyaç
duymamışlar. Bu malzemelerin daha özenle korunmaları gerekiyor. Bizim gibi
ılıman iklim kuşağında olan bir ülkenin doğası oldukça zengin canlı varlığına
sahip. En azından şimdilik, hepsini tarım ilaçları ile öldürmeyi
başaramadık.
Yalıtım kısmına ise şöyle. Ahşap sıcak
malzeme. Yani her malzemenin bir ısısı var. Ahşabınki sıcak. Isıyı az ileten,
nefes alan, su emen, esneyen kesilmiş olsa da yaşayan bir malzeme. Fakat öyle
bir iki santim kalınlığında bir duvar kaplaması ne sıcak nede soğuk günler için
yeterli değil. Hatta 10 cm’lik bir kalınlık bile neredeyse tüm Türkiye
şartlarında son derece yetersiz. Yalıtım malzemesi olarak kereste kullanılması
insaflı ebatlar için faydasız. Çatkı malzemesi için ideal bit malzeme ahşap
yani yapının iskeleti. Dış kabuğunda kullanmak içinde oldukça elverişli.
Duvarın içinde ise yalıtım malzemesi kullanmanız gerekiyor. Yalıtım demişken
hemen belirtmek istiyorum, bir malzeme su geçirmiyorsa nefes almıyordur. Kim ne
derse desin, ne kadar laboratuvar sonucu ortaya atarsa atsın inamayız. Siz o
malzemeyi test alanında kullanmayacaksınız.
Bir malzeme anlık su geçirmeye bilir, su damlalarını kaydırma özelliğine
sahip olabilir, su damlalarından küçük olan nem zerrelerini geçirecek
gözeneklere de sahip olabilir ama bunlar su geçirmiyor anlamına gelmez.
Geçirimsiz ise nefes almıyordur. Ve ahşap bir katmanın altına yada üstüne geçirimsiz
bir malzeme kaplarsanız bol su barındıran ahşabınız çürür, küflenir onu bir
daha kurtaramazsınız. Nefes alan ve
makul miktarda geçirgen olan malzemeler kullanmalısınız. Kullanmayabilirsiniz
de, yalıtım için oldukça fazla çözüm var. Sazlar, samanlar, keçeler
haşeratlardan koruyabiliyorsanız çok başarılı malzemeler. Kendi evini inşa
etmiş bir çok kırsal sakini tüm tecrübelerini internet üzerinden paylaşıyor.
Bence yapı malzemeleri üreten firmalardan daha güvenilir sonuçlar elde ediyoruz
buralarda. Ahşap yoğun dokusundan rahatsız olmayanlar için iç mekanda da
oldukça başarılı bir malzeme.
Eğer kurşunlu boyalar veya diğer zehirli
koruyucular ile boyamayacaksanız, plastik yada türevi her hangi bir naylon
parçası ile kaplamayacaksanız, sadece bir iki santim kalınlığında duvarlar inşa
etmeyecekseniz, toplu iğne yada inşaat
demiri gibi çiviler ile ahşabı birleştirmeye çalışmayacaksanız, güvenilir bir
keresteciden, adabında kesilmiş, biçilmiş, istiflenmiş, kurutulmuş ahşaplar ile
harika ve sağlıklı yapılara sahip olabilirsiniz.
10/12/2016 tarihinde Yeşil Gazete Haftasonu
ekinde yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder